-
1 aklını başına getirmek
v. bring smb. to his senses, disenchant, sober, sober up, undeceive -
2 aklını başına getirmek
to bring sb to reason, to make sb see reason -
3 getirmek
ввезти́ внести́ доста́вить нанести́ повести́ поднести́ принести́* * *1) -i, -e, -den доставля́ть, приноси́ть, привози́ть, приводи́ть (кого-что, откуда куда-л.)bir araya getirmek — свести́ вме́сте, собра́ть вме́сте
arkadaşımı size getireceğim — я приведу́ к вам своего́ това́рища
aşağısı soğuk, yemeği yukarıya getiriverirsin — внизу́ хо́лодно, обе́д принесёшь наве́рх
suyu köye dağdan getirmek — провести́ во́ду в дере́вню с гор
sürüyü köye getirdik — мы пригна́ли ста́до в дере́вню
2) приноси́ть, доставля́ть (как результат, следствие)az gelir getirmek — дава́ть ма́ленький дохо́д
para getirmek — приноси́ть де́ньги, дава́ть дохо́д
3) -i, -e доводи́ть (до какого-л. предела); приводи́ть (в какое-л. состояние)çöl hâline getirmek — обрати́ть в пусты́ню
memleketi sömürge hâline getirmek — превраща́ть страну́ в коло́нию
iyi bir duruma getirmek — привести́ в хоро́шее состоя́ние
4) назнача́ть на до́лжностьbakanlığa getirmek — назна́чить на пост мини́стра
5) приводи́ть (пример и т. п.); предъявля́ть, представля́ть (доказательства и т. п.); выставля́ть (свидетеля и т. п.)örnek getirmek — приводи́ть приме́р
tanık getirmek — выставля́ть свиде́телем, привлека́ть в ка́честве свиде́теля
6) приноси́ть, влечь за собо́й, вызыва́тьbuhran getirmek — вы́звать кри́зис
sefalet getirmek — приноси́ть нищету́
zarar getirmek — причиня́ть вред, наноси́ть уще́рб; вреди́ть
7) с именами в дат. п. образует устойчивые словосочетанияaklını başına getirmek — образу́мить кого
dile getirmek — заста́вить заговори́ть
dünyaya getirmek — произвести́ кого-л. на свет, роди́ть
meydana getirmek — создава́ть, образо́вывать
-
4 akıl
1) aklı almamak ( anlayamamak) nicht verstehen [o begreifen] können; ( olabileceğine inanmamak) nicht fassenaklı başında olmamak keinen klaren Gedanken fassen könnenaklı durmak ( fam) abschnallenaklın durur! ( fam) da schnallste ab!aklına gelmek draufkommenaklına estiği gibi konuşmak ( fam) frisch von der Leber weg redenaklından çıkmak entfallenbunu aklından çıkar! ( fig) das kannst du dir abschminken!bir şeyi aklından çıkarmak ( fig) sich etw abschminken2) Verstand m, Geist m; (us) Vernunft faklını başına almak [o toplamak] ( fig) Vernunft annehmenaklını kaçırmak/yitirmek ( fig) den Verstand verlierenbirinin aklını başına getirmek ( fig) jdn zur Vernunft bringenbirinin aklını başından almak ( fig) jdm den Kopf verdrehenaklını oynatmak wahnsinnig werdenbir şeyi \akıl etmek an etw denkenaklıma gelmiyor es fällt mir nicht ein, ich komme nicht draufbir şey aklına gelmek sich an etw erinnern, draufkommenbırak düşüneyim, aklıma gelecek lass mich nachdenken, dann komme ich drauf, lass mich nachdenken, dann fällt es mir (wieder) ein4) Rat mbirine \akıl vermek jdm einen Rat geben -
5 Vernunft
Vernunft f <Vernunft; o pl> akıl;Vernunft annehmen aklını başına devşirmek; allmählich akıllanmak;jemanden zur Vernunft bringen b-nin aklını başına getirmek -
6 Vernunft
Vernunft [fɛɐ'nʊnft] fkein pl akıl, us; ( gesunder Menschenverstand) sağduyu;zur \Vernunft kommen akıllanmak, uslanmak, yola gelmek, aklı başına gelmek;jdn zur \Vernunft bringen birini akıllandırmak, birini yola getirmek, birinin aklını başına getirmek;praktische/theoretische \Vernunft philos kılgılı/kuramsal us -
7 bring smb. to his senses
v. aklını başına getirmek, ayıltmak, kendine getirmek -
8 bring smb. to his senses
v. aklını başına getirmek, ayıltmak, kendine getirmek -
9 Besinnung
die \Besinnung verlieren bayılmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek;wieder zur \Besinnung kommen ayılmak; ( fig) kendine gelmek, aklı başına gelmek;jdn zur \Besinnung bringen birini ayıltmak; ( fig) birinin aklını başına getirmek2) ( Nachdenken) düşünme -
10 chasten
yola getirmek, uslandirmak, aklini basina getirmek -
11 sober
adj. ölçülü, aşırıya kaçmayan, makul, akla yatkın, sade, mat, gösterişsiz, ciddi, ağırbaşlı, içkide aşırıya kaçmayan————————v. ayıltmak, aklını başına getirmek* * *ayık* * *['səubə]1) (not drunk: He was still sober when he left.) ayık2) (serious in mind: a sober mood.) ciddî3) ((of colour) not bright: She wore a sober (grey) dress.) donuk, sade4) (moderate; not overdone or too emotional: His account of the accident was factual and sober.) aklı başında•- sobering- soberly
- soberness
- sober up -
12 sober up
ayıltmak, aklını başına getirmek, ayılmak, ciddileşmek* * *ayıl* * *(to make or become (more) sober.) ayılmak -
13 disenchant
v. büyüden kurtarmak; gözünü açmak, aklını başına getirmek; düş kırıklığına uğratmak* * *inancını yitir -
14 undeceive
v. gözünü açmak, uyandırmak, aklını başına getirmek -
15 undeceive
v. gözünü açmak, uyandırmak, aklını başına getirmek -
16 Besinnung
Besinnung f <Besinnung; o pl> bilinç; düşünce; hatırlama;die Besinnung verlieren kendinden geçmek; bilincini yitirmek;jemanden zur Besinnung bringen b-nin aklını başına getirmek;wieder zur Besinnung kommen ayılmak, kendine gelmek -
17 Denkzettel
Denkzettel m ders, ibret;jemandem einen Denkzettel verpassen b-nin aklını başına getirmek -
18 ernüchtern
-
19 Räson
-
20 ernüchtern
- 1
- 2
См. также в других словарях:
akıllandırmak — i Aklını kullanmasını sağlamak, aklını başına getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENEBBÜH — Uyanmak. Kendine gelmek. Aklını başına getirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük